Tarihi Büyükada İskelesi

1966 yılı Kirkor Küçükütücü'nün yatak odasından Büyükada İskelesi


Büyükada İskelesi hizmete girdiği 1915 den beri hep ekinlikleri ve güzelliğiyle şu sıralarda olduğu gibi hep gündemde kaldı. Şu gördüğünüz fotoğraf 1966 yılında Kirikor Küçükütücü’nün evinin yatak odasından, yatağından bakarak seyrettiği manzaradır. İstanbul deniz ulaşımının henüz, motorların hakimiyetine geçmediği yılların Büyükada İskelesi. Tarihi iskele binası  TÜGVA'ya 2 bin lira karşılığında verilmiş. TÜGVA orayı boş tutunca Adalılarda ellerini ayaklarını zaten bu iskeleden çekmişti.  

Oysa öyle miydi?

Üst kat 1918-23 seneleri arasında Turan Gazinosu adıyla kafe olarak kullanıldı.Cumhuriyetin ilanından 1923-50 yılları arasında ise, Cumhuriyet Halk Partisi Adalar ilçe merkezi olarak faaliyetini sürdürdü. 7 Aralık 1941 CHP ilçe kongresi bu binada yapılmış. Demokrat Partinin iktidara gelmesi ile CHP  binadan çıkarıldı. 1950-51 arasında, adanın ilk kapalı kışlık sineması bu binada kurularak Amerikan filmleri gösterilmeye başlandı. Öyle ticari bir faaliyet değildi. O dönemin ada gençleri gelip Tarzan  filmleri seyretmeye gelmişler. Düzenleyenler de Cemil Tekçe ve romancı Aziz Belerdi. Tarihi Büyükada İskelesi, 1977’den sonra yine CHP ilçe binası olarak faaliyetini sürdürdü. 1999-2000 yılları arasında Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Genel Müdürü Çelik Gülersoy’un girişimiyle üst bina restore edilmişti. 2000’li yılların ortasında Turing’in yönetimine kayyum atanmasından da yararlanarak dönemin İBB yönetimi 2011 yılında Cafe Turing’i çıkardı ve mekan İBB’ye bağlı Beltur işletmesine devredildi. 2018’de ise Şehir Hatları işletmesi tarafından TÜGVA’ya 10 yıl süreyle kiraya verildi. Ondan sonra binanın Ada halkıyla ilişkisi kesildi.   


İskelenin tarihine bakmadan önce şu yukarıdaki fotoğrafın ne anlama geldiğini önce bir açıklayayım:

Fotoğrafta Büyükada İskele'sinin sol tarafında, 2004 yılında emekliye ayrılarak daha sonraki yıllarda Mudanya Belediyesi’ne verilen otel ve restoran olarak kullanılırken çürütülen Turan Emeksiz vapuru duruyor. Neyse ki duyarlı insanlar ve yöneticiler sayesinde, Turan Emeksiz vapuru geçtiğimiz günlerde yapılan bir protokolle, yeniden müze veya başka bir şekilde İstanbul’a hizmet vermeyi sürdürecek.. İskelenin sağ yanında efsane Paşabahçe vapuru, 1952- 2010 yılları arasında lodos, poyraz dinlemeden, Köprü-Kabataş, Heybeliada, Büyükada Yalova seferi yaptı. Başta Anadolu Kulübü ve Sümer Oteli yangılarına filonun en hızlısı olduğu için, İstanbul'dan itfaiyenin su pompalarını adaya taşıdı. Paşabahçe vapuru İstanbulluların, Adalıların birçok anısını topladı. Kuvvetli Karayel ve Poyraz da, Lodos’da kimseyi Ada'da işinden, gücünden ayrı bırakmadı. Paşabahçe vapuru 2010 yılında emekliye ayrılınca Beykoz Belediyesi’nin bilabedel kullanımına tahsis edildi. Nikah salonu, sergi salonu, mescit olarak kullanıldı. Bir kaptanı bile olamayan vapur, Beykoz Belediyesi’nin iskelesinde çürüdü. Yapılan kampanyalar, duyarlı yöneticilerin girişimleriyle, son dakikada hurdaya çıkma aşamasında kurtarıldı. Şimdilerde Haliç Tersanesi’nde yenileniyor. Yetişirse bu yılın sonunda seferlere çıkarak İstanbullulara hizmetini sürdürecek. İskelenin hemen ucunda İstanbulluların gönlünde taht kurmuş Fenerbahçe vapuru kız kardeşi Dolmabahçe ile hızları konforları ve tahta kaplamalarıyla tüm güzellikleriyle birlikte gözdemizdi. Deri koltukları, vestiyeri, şık perdeleri ile çok güzel bir hanımefendi gibi o güzel motor sesiyle ne güzel yanaşırlardı iskelelere. Ne konforlu yolculuklar yapıldı bahçe vapurlarında. Barlarında kimler kimler beyaz eldivenli barmenden, içkisini alıp yudumlamadı ki? Sadece içki  içmek için bu vapurların yolunu gözleyen, bekleyen müdavimleri  vardı.

1993 yılında Dolmabahçe Vapuru Aliağa'da söküme girmeden önce


Dolmabahçe 1993’de Aliağa'da hurdaya çıktı jilet oldu. Fenerbahçe, neyse ki o şimdilerde Koç Müzesi’sinde sergileniyor. 

Hemen iskeleye yanaşmakta olan diğer gemi  “ Dokuz Kardeş” vapurdan biri. Dokuz adet  oldukları için bu ad takılmıştı bu gemilere. Bu vapurların diğer adı da bacalarının büyüklüğünden dolayı “ Devekuşu” vapuruydu. Hani şişman vapur diyenler de oldu. Sedef Adasına doğru yol alan vapur köy vapurlarından ya Çengelköy, ya Ortaköy ya Vanıköy. Köy vapurları Haliç Tersanesi’nde yapıldı. Fakat diğer büyük vapurlar, Paşabahçe hariç İskoçya Glasgow tersanelerinde, Paşabahçe 1952 de İtalya Taranto tersanelerinde yapıldı.

Sonuçta şu gördüğünüz vapurların yazlık yolcu kapasiteleri köy vapuru hariç 1800-2200 arası.

Bu yazının sonunda motorların olmadığı, toplamda 10 bin yolcu taşıyabilen beş vapurun aynı anda bir arada olduğu Büyükada İskelesi’ne ve vapurların güvenine, konforuna, güzelliğine önemine bi bakın istiyorum. Vapurların hayatımıza katkıları çok büyüktü. Şimdilerde toplamda 28 vapura kaldık. Çoğu da eski ve büyük bölümü tamire çok sık girip çıktığı için aynı anda seferde olamıyor.


BÜYÜKADA İSKELESİ TARİHİ

Geçmişte de günümüzde de Adalar’da en yoğun iskele her zaman Büyükada İskelesi oldu. Adalar’a ilk vapur seferi 1846 yılında yapıldı. O yıllarda vapurlar şimdiki iskelenin daha doğusunda yer alan Plaj Oteli’nin önüne gelirmiş. Bulunduğu yer sığ olduğu için iskeleye yanaşamayan vapurlar yolcularını kayıklarla bırakıp yeni yolcularını kayıklarla tekrar vapura alırmış, ta ki Plaj Oteli’ne daha uzun bir iskele yapılıncaya kadar. Vapur seferlerinin başlaması; yazları Tophane’den saat 16.00’da kalkan kayıklarla Adalar’a gelen yolcuların sayısının azalmasına neden oldu. Vapur seferlerine ilginin artmasıyla Büyükada İskelesi, İzmit Bahçecik’de doğan daha sonraları Büyükada’da yaşayan Mimar Mihran Azaryan’ın çizimiyle, İstanbu Ordu Levazım Reisi Topal İsmail Hakkı Paşa idaresinde yapılmaya başlandı ve 1915 yılında hizmete açıldı.


İskelenin alt katında 8 dükkân, 4 bilet gişesi ve 1 antre, 3 salon, 2 tuvalet ile deniz tarafında vapurların üç tarafa yanaşacağı açık saha, üst katında 3 kapalı salon ile 2 açık teras ve tuvaletler bulunuyordu. Önce taş bloklar ile zemini oluşturuldu, iskele binasının yapımından önce bu zemin üzerinde bir biletçi kulübesi vardı. İlk gençliğimizde çok vakit geçirdim bu mekanda. Bilardo, pinpon oynar güzel manzarasında çay içerdik. Bira ara Kapri isminde disko, daha sonraları Çiftnal restoran bile oldu.


SONUÇ


2000’li yılların ortasında Turing’in yönetimine kayyum atanmasından da yararlanarak dönemin İBB yönetimi 2011 yılında Cafe Turing’i çıkardı ve mekan İBB’ye bağlı Beltur işletmesine devredildi. 2018’de ise Şehir Hatları işletmesi tarafından TÜGVA’ya 10 yıl süreyle kiraya verildi. Ondan sonra binanın halkla ilişkisi kesildi. Şu an da İBB ile TÜGVA arasında kira kontratından kaynaklı hukuk savaşı sürüyor. Benim düşüncem; Tarihi Büyükada İskele Binası, İBB tarafından, bir sürü toplantı salonuna bölünerek, kültür hizmetleri için sergi, söyleşi, kitap satışı, yeme, içme hizmetleri verilen bir yer olmalı. Tüm İstanbullulara ve Adalılara hizmet etmeli. 


* Büyükada İskelesi Fotoğrafı Kirikor Küçükütücü’nün Facebook paylaşımından alınmıştır.





 

 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Uzo’nun anavatanından geliyorum!

Heybeliada Ruhban Okulu'nun bilinmeyenleri

Neden çocuklara Lefter ismi konmaz?